justin trudeau

kanada'nın yeni başbakanı. (bkz: dövmeli başbakan)

gazetecilere saygısı ve kuantum bilgisayarları hakkındaki şok edici bilgisi sayesinde keşke benim olsa dediğim başbakan

keşke türkiye'de başbakan olsa dediğim yakışıklı ve zeki kanada'nın başbakanı.

mensubu olduğu partinin türkiyedeki temsilcisi ----> liberal demokrat parti

Söylentilere göre fidel castro'nun oğlu. Benzerliği ve ses tonu çok benziyormuş. Kaynak Fidelin kucağındaki bebek. Justinmiş

yakışıklı çocuk. babası fidel castro gibi büyük bir lider olur umarım.

‘‘dini ne olursa olsun zulümden, terörden, savaştan kaçanları kanada ağırlayacaktır. çeşitlilik bizim gücümüzdür’’ diyerek, sığınmacıları kabul edeceğini onlara destek vereceğini açıkladı.

yaptığı şeyin sonuçlarının "o kadar da kötü değildir" fikriyle önemsemeyen, iyi niyetli devlet adamı.

(#1087524) bu konuyla ilgili iddialar netleşemese de , trudeau gün geçtikçe sempatikliğiyle dünya çapında baya sevilmeye başlanmış. özellikle kadın hayranları her geçen gün artıyor. angela merkel den tutun. trump'ın kızına, birde (bkz: emma watson)..

tam bir balon, bu kadar yakışıklı bulunduğuna inanamıyorum.

adamı görüpte kendinden geçmeyen kadın yok emma watson'dan charles'ın gelinine kadar tüm kadınlar adamı görünce erime moduna geçiyor. son olarak ivanka trump'ı eritmiş.

renkli bir sima, karizmatik bir devlet adamı ve ayrıca çok zeki.

amcık ağızlı tabiri tam bu elemana uyuyor. yok böyle bir iticilik. orospu çocuğunun hayatı yalan. hissediyorum. ben adamı kırk metreden tanırım. bu adam çok ciddi bir proje. öyle böyle değil hem de.

teke tekte çok rahat döverim. adamsan gel lan eskişehir'e artist.

kendini lgbt+i peygamberi falan sanan kanada başbakanı. google karşısına "ilgi çekmek için türlü soytarılıklar yapan bir göt oğlanı değilim" gibi bir captcha kodu çıkarsa sittin sene işaretleyemez. tam sıkılınca bi posta dayak atmalık.

geçenlerde kanadanın ev sahipliğini yaptığı g7 zirvesinde "kaşlarnın düşmesi" ile dünyanın dikkatini çekmeyi "yine" başarmış virtue signaling'in şâhı kanada başbakanı. (kaşlarının düşmesi derken bayağı bayağı kaşları düşmüş, mecâzi değil) meğer olayın aslı şuymuş; castin gençlerle ormanda kampa gidiyor, bir hippie klasiği ateş etrafında gitar çalıp eğlenirken castin "ben bu ateşin üstünden atlarım ülem" diyerek gaza gelip ateşe kapaklanıyor. kaşlar falan hep puf tabii, haliyle takma kaş yapıyorlar, ama maalesef sonucu pek iyi olmuyor. yaa castin bey, bu işler öyle aptal saptal renkli çoraplar giyip kendini cici göstermeye benzemiyormuş değil mi?